Astro Bot’un inceleme kopyası, PlayStation tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.

Eylül ayında piyasaya sürülen ve yılın en dikkat çekici oyunlarından biri olan Astro Bot’u bir süredir deneyimleme fırsatım oldu. Şimdi, Team Asobi’nin yeni yapımını derinlemesine inceleyelim.

PlayStation’ın Sürpriz Maskotu: Astro Bot

Yeni oyunu oynamadan önce Astro Bot’un benim için ne ifade ettiğini sorgulamak gerekirse, sanırım bu karakteri PlayStation’ın yeni kontrolcüsü DualSense için hazırlanmış bir teknoloji demosu olarak tanımlardım. Ancak bu durum, yeni oyunun çıkışıyla birlikte değişti. Team Asobi, Sony’i kendi oyunlarını geliştirmeye ikna ederek adeta PlayStation’ın yeni nesildeki maskotunu yaratmayı başardı.

Astro Bot’un Oynanışı

Astro, aslında PlayStation’ın yeni maskotu gibi bir konumda olsa da, Team Asobi ile birlikte oyun dünyasına harika bir üç boyutlu platform deneyimi sundu. Bence, Astro Bot’un ayrı bir oyun olarak piyasaya sürülmesi oldukça doğru bir karardı; zira Astro, her PlayStation 5 sahibinin aşina olduğu bir karakter. Bu karakterin DualSense özelliklerini tanıtan ana unsur olduğunu düşünürsek, herkesin zihninde yer ettiğini söylemek mümkün. Yeni oyunun en güçlü yönlerinden biri de bu.

Türünün En İyilerinden Biri

Astro Bot, basit bir yapı üzerine kurulu bir oyun olmasına rağmen, bölüm tasarımlarının zekice hazırlanışı ve sunulan mekanik çeşitliliği sayesinde bu basitliği hissettirmiyor; aksine kendisine hayran bırakıyor. Oyundaki ana amacımız, saldırıya uğrayan dev PlayStation 5 gemimizi tamir etmek ve etrafa dağılmış botları kurtarmak. Bunu yaparken her bölümde botları kurtarma ve altın toplama gibi klasik hedefler bizleri bekliyor. Bölümleri ilgi çekici kılan ana unsur ise oyundaki galaksi sistemi ve bu galaksinin içinde bulunan çeşitli biyomlar. Her bir harita, özenle tasarlanmış platform unsurları barındırıyor ve her biri kendine özgü bir manzara ile görsel ve işitsel deneyim sunuyor. DualSense özellikleri de bu deneyimi sürekli olarak hissettiriyor.

Astro Bot Çeşitliliği

Bölümler genellikle kısa oyun sekansları içeriyor; her biri ortalama 10-15 dakika sürüyor. Ancak büyük bir çoğunluğu kendine özgü bir oynanış dinamiği içeriyor. Astro Bot, neredeyse her bölümde farklı bir oynanış dinamiği sunarak oyuncunun ilgisini sürekli canlı tutuyor. Örneğin, bir bölümde Astro’yu adeta bir süngere dönüştüren ve sulu alanlarda devleşmesini sağlayan bir özellik veya anlık yüksek zıplama veren jetpack gibi unsurlar bulunuyor. Bu çeşitlilik, oyunun en güçlü yanlarından biri.

Ayrıca, Astro Bot’un en etkileyici özelliklerinden biri de PlayStation’ın nostalji temasını ustaca kullanabilmesidir. Örneğin, oyunda Kratos’u kontrol ettiğimiz ve God of War evreninde – ya da Astro’daki ismiyle Bot of War – oynadığımız mini bir sekans bulunuyor. Burada Leviathan Baltası’nı bile kullanma şansımız var. Astro Bot, bu tür birçok nostaljik an ve karakteri barındırıyor ve her biri özenle tasarlandığı için oyunculara keyifli deneyimler sunuyor.

Bot of War

Astro Bot’un basit bir yapı üzerine kurulu olduğunu söylemiştim, fakat bu yapısına rağmen sürekli olarak farklı duygular hissettirmeyi başarıyor. Ben, oyun dünyasında bu tür huzur verici deneyimlerin artması gerektiğine, ekran başında bizi gülümseten maceraların oldukça kıymetli olduğuna inanıyorum. Astro Bot, maceram boyunca beni tatmin etti ve sürekli bir gülümseme yüzümdeydi. Elbette, zaman zaman zorlayıcı anlar da yaşadım.

Zorluk derecesine değinecek olursam, oyunun sunduğu ek bölümler hakkında da konuşmalıyım. Astro Bot’un temel yapısı, ana bölümlerdeki robotları kurtarmak ve altın toplamaktan ibaret. Ancak, oyun içerisinde birçok gizli alan da bulunuyor. Hem bölümleri seçtiğimiz gezegen alanında hem de oynanış esnasında bu gizli alanları keşfetmek mümkün. Bu alanların çoğu, aksiyon temposunun yükseldiği, hızlı ama hata kabul etmeyen mücadeleci deneyimler sunuyor. Yani, klasik akışından sıyrılmak isteyen oyuncular için harika bir alternatif.

Astro Bot Düşmanları

Ben ana oyunda pek zorlanmasam da bu mücadele sekanslarında gerçekten zorlandım. “Her ek bölüm güzel mi?” diye soracak olursanız, hayır, hepsi öyle değil. Bazı ek bölümler, üç düşmanı alt ettikten sonra 15 saniye içerisinde sona eriyor ki bu durum, Astro Bot’a pek yakışmamış. Ancak bu tür içerikler, oyunun ek bölümlerinin çok küçük bir kısmını oluşturuyor ve genel olarak özenle tasarlanmış bölümler mevcut. Bu noktada oyuna haksızlık etmek istemem.

Astro Bot, ek bölümlerinin yanı sıra “boss” dövüşlerinde de mücadeleci bir oynanış sunuyor. Galaksideki alanları temsil eden devlerle karşılaşmak, hem oyunun temposunu hem de çeşitliliğini artıran en keyifli unsurlardan biri. Bu düşmanlarla olan karşılaşmalar farklı mekanikler ve stratejiler gerektiriyor.

Son Sözler

Team Asobi’nin Astro Bot ile birlikte ortaya koyduğu eser, gerçekten harika bir çalışma. Eğer Sony gerekli özgürlüğü sağlarsa, bu stüdyonun ismini gelecekte sıkça duyacağımızı düşünüyorum. Astro Bot, PlayStation 5 üzerinde deneyimleyebileceğiniz en etkileyici oyunlardan biri ve ben oynarken büyük bir keyif aldım.

Astro Bot – Nihai Atarita Puanı